Haydi Gel İçelim..

Haydi Gel İçelim..

Hepimizin hakkı aslında, derdi kederi biraz öteleyip, zamanı biraz durdurmak.Yoğun hayat temposu, yapılacak listesi, sürekli bir yetişme telaşı halinden az biraz da uzaklaşmak, kafayı dağıtmak hepimizin, özellikle biz kent insanlarının en temel hakkı ve ihtiyacı..Her ne kadar hepimizin stresden uzaklaşma, hayattan çalma şekli farklı olsa da ,derdi, kederi ötelemek, az biraz efkar dağıtılalım dediğim de, aklınıza akolik hareket geldiğinden eminim. Ben her ne kadar alkolle çok fazla arası olmayan biri olsam da “akşam kokteyl içmeye gidelim mi”? tekliflerini asla hayır demem. Neden mi kokteyl? Bence kokteylin sadece görüntüsü bile insanın içine mutluluk hissi uyandırıyor. İçki  türlerine baktığımda, bira bence çok salaş ve insan bira içtikten sonra ağlayası, melankolik olası geliyor.Şarap da biraz fazla romantik, viski de çok aristokrat değil mi? Ama kokteyl sanki herkesin içkisi gibi.İçtikten sonra mutluluk göz yaşı garanti😊 Hüzün pek uğramaz ruha kokteyl içtikten sonra.

Benim kokteyle heves etmem Sex and the City dizisinin efsanefi karakteri Carrie Bradshaw’dır. Bilmem hatırlar mısınız?Sex and the City’de  canımız Carrie Bradshaw’da  gece dışarı çıktığında hep Cosmopolitan içerdi.Cosmopolitan, dizi yayımdayken adeta diziyle özdeşleşmişti ve dizi sayesinde tüm kent kadınları Cosmopolitan içer olmuştu. Ve Cosmopolitan diziden sonra klasik kokteyl olarak adlandırılmaya başlanmıştı.Büyüksün Carrie😊 Ben de bu kent kadınlarından bir tanesiydim işte.Cosmopolitan da aynı Carrie’nin Manhattan’daki hayatını simgeliyor gibi.Güzel, pembe, göz alıcı 😊Tıpkı Carrie gibi. İşte bu yüzden mutluluk reçetelerimden biri kokteyl.Alkol kullanmıyorsanız bile alkolsüz kokteyl seçeneklerinden ruhunuza en iyi geleni içebilirsiniz. Kokteyl sevmeyen de ne biliyim yani😊

Kokteylin tarihi yolculuğu ise çok ilginç.Kokteyl kelimesinin nasıl ortaya çıktığına dair çeşitli hikayeler var.Çeşitli kaynaklar, kokteyl terimin 19.yüzyılda Amerika’da kullanılmaya başlandığını ve brandy, su, şeker ve bitterin karıştırılmış elde edilen içki için kullanıldığını söylüyor.19.yüzyılın sonlarına doğru ise kokteyl kelimesi genellikle  mixing glass’da veya shaker’da hazırlanan karışımlar için kullanılmış. . Kokteyl’in İngilizce karşılığı “Cocktail”dir. İngilizce’de “Cock” horoz,”Tail” ise kuyruk demek. Kokteyl kelimesinin çıkış noktasına dair hikayelerden en yaygını ise Amerika’da horoz dövüşlerinde, kaybeden horozun renkli tüyleri kopartılarak, kazanan horozun sahibine armağan edilirdi.Ve bu yarışmalardan sonra kutlamalar yapılır, kutlamalarda içtikleri içeceklere  de kokteyl-(cocktail) derlerdi.İşte bu yüzden, kokteyl öncelikle Amerika’da popüler olmuş ve izlediğiniz Amerikan filmleri hatırladığınızda film karakterlerinin genellikle barlarda sarhoş olduklarında ellerinde hep bir kokteyl olduğunu hatırlarsınız. Kokteyl Amerika’da sadece barlarda değil aynı zamanda spor yarışmaları ve pikniklerde de destek verici karışım olarak içilirmiş. 1920’lerde Yasak dönemine girildiği için insanlar  içki içme alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kalmışlar ve bu yüzden de bulabildikleri içkiler eskisi gibi olmadığı için  buldukları her şeyi karıştırarak  bir içki ortaya çıkarmayı denemeye başlamışlardır. Bunun sonucunda “karıştırılmış içkiler” diye adlandırdıkları  “kokteyller “ yaratılmıştır.

Fakat 1970-80’lere gelindiğinde ise  ticari kaygılar, daha  fazla miktarda alkol satmak istenilmesi kokteyl tüketimi ve genel anlamda kokteylin imajına zarar vermiştir.  Ama bazılarımızın hatırlayacağı gibi 1988’de  Tom Cruise’un baş rolde oynadığı ve şişeleri havada döndürdüğü(flair tekniği)  “Cocktail” filmi kokteylin tekrardan popüler olmasına hem de barmen sayısının çoğalmasına büyük bir etken olmuştu.

Günümüze geldiğimiz de ise sadece kokteyl içenlerin sayısında artış değil aynı zamanda kokteyl yapanlarında da sayının çoğaldığını görüyoruz. Pandemide fazlasıyla C,D vitamini karışımı içtiğimiz için artık başka sıvı karışımları da tüketmek istiyoruz. Her ne kadar ülkemizde bar (pub) kültürü çok yaygın olmasa da her gece kulübünün imza bir kokteylini olduğunu söyleyebilirim ve verilen eğitimlerle de barmen sayısının ve kokteyl reçetelerinin daha da artacağını öngörebiliyoruz. Kokteyl fiyatları maalesef güncellenen zamlarla birlikte haylice arttı ama internet baktığınızda evde kolayca yapabileceğiniz kokteyl tarifleri mevcut😊

Peki nerde kokteyl içelim? Rotamızı nereye mi çevirelim? Benim kendimce sevdiğim, sevdiklerimle gittiğim mekanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz uykudayken şehrin farklı yerlerine açılan keşfettiğim harika kokteyl mekanlarını sizinle paylaşacağım. Derdinizi almayın ama evde kalsın, sevdiklerinizi alın yanınıza sadece. Haydi gelin içelim!

1.Kavanoz İstanbul: İlk kokteyl durağımız Arnavutköy Tekkeci Sokak’taki Kavanoz Istanbul. Sırf kokteylleri değil, mekanın yemekleri ve bahçesi  de gayet seviliyor. Bir Cuma akşamı iş çıkışı güzel bir bahar akşamında demlenmek için güzel bir yer bence.İmza kokteylleri ise Dağlar Kızı Reyhan, Bodrum mandalinasıyla hazırladıkları Sarışın, salatalık suyu, kavun ve limonla hazırlanan Yeşil Ördek. Bu arada ben bu mekanın Bodrum şubesine hastayım.Bodrum Yalıkavak’ta serin bir yaz akşamında elinizde tüm dertlerin ilacı kokteylliniz, yanınızda en sevdiğinizle mutluluk komasına girebilirsin.Hayali bile çok güzel, gerçeği nasıldır acaba?

2.Salon Cuma : Şimdi de antika ve vintage dükkanlarıyla meşhur Çukurcuma’dayız.Mekanın ambiyansı ve  dekorasyonundan etkileneceğinizden eminim. Tamamen retro bir restoran. Akşam kokteylinizi içerken fonda jazz müziği ile bir cumartesi akşamı pandemide evde oturduğunuz günlerin acısını çıkarabilirsiniz.Ee,ne demiştik insan gibi yaşamak bizim de hakkımız😊 İmza kokteylleri ise Rasberry Gin ve Rosy Gin Kombucha.

3.Moretenders’ Cocktail Crib, Asmalımescit: Gayet cool bir mekan.İçerde kendinizi sanki yurt dışında bir barda hissetmeniz kuvvetle muhtemel. Eğer siz de Asya mutfağını seviyor,sushi yemeden duramıyorsanız, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Mekan biraz küçük, öyle geniş bir mekan değil malesef. Mekanın müdavimleri ise  çoğunlukla turistler ve  Pera sakinleri. Mekanın sahibi ise “Japon Mutfağı Elçisi” sertifikasına sahip, Türkiye’deki tek kişi olan Şef Sinan Damgacıoğlu. Favori kokteyller ise Paloma, Greenhouse, Negroni, meyveli ve acılı kokteylleri seviyorsanız Çarkıfelek, ekşi ve acı seviyorsanız Cursed Vespucci’yi deneyebilirsiniz. Hafta sonu sevdiğiniz dostlarınızla ülke ekonomisini, benzine yapılan zamları sushi yiyerek, kokteyl içerek kısa süreliğine de olsa unutup, olaysızca dağılabilirsiniz:)

4.Aksi : Bir Anadolu yakası sakini, ömrünün yarısından fazlasını Kadıköy’de geçirmiş  biri olarak Moda’daki mekanlardan bahsetmesem olmazdı .Siz de benim gibi eğer hem kokteyl, hem Moda, hem de sanat seviyorsanız burası yıllardır aradığınız yer olabilir. Mekanın sahipleri kültür sanat etkinliklerini çokça destekledikleri gibi Türkiye’de ilk pandemi sergisinin burada yapılmış olması bizi hiç şaşırtmamalı. Aynı zamanda Aksi’nin mekanla  aynı isime sahip olan”Aksi” kültür sanat dergisi de mevcut.Ara ara stand up showlar, ünlü oyuncularla söyleşiler de gerçekleşiyor. Burada baya hafta içi maruz kaldığınız kurumsal hayat teröründen uzaklaşıp, sanat ve kokteylli saatler geçirebilirsiniz.

5.Fahri Konsolos: Yine benim coğrafyada, Kadıköy’deyiz. Fahri Konsolos Anadolu yakasının güzide semti Moda’nın yeni konseptli mekanı ve Moda sakinleri tarafından sevilmiş bir mekan.Dışarda oturması daha keyfli bence.İçerisi biraz küçük.Burada yukarıda bahsettiğim mekanlar aksine yemek servisleri yok.Sadece kokteyl servisi yapıyolar ve kokteyl menüsü mevsimlere göre değişiyor. Kokteyl sunumları ve kokteyl içerikleri kendine özgü.Alkol sevmeyenleri de düşünmüşler ve menülerinde alkolsüz kokteyl seçenekleri de var. Fiyatlar ise Avrupa yakasındaki kokteyl mekanlarına nazaran daha makul. Yolunuz buraya düşsün derim malumunuz yeni hayat düzenine kokteylsiz tahammül etmek zor. Ruhunuz  her şeye rağmen tıpkı yukarıda bahsettiğim kokteyller gibi rengarenk olsun.En sevdiğinizle, en sevdiğiniz kokteylle kalın hep😊

Nuray İMRE

Bloga dön