Aynı Bedende İki Farklı Ruh: Danish Girl

Aynı Bedende İki Farklı Ruh: Danish Girl

David Ebershoff'un 'The Danish Girl' adlı romanından uyarlanan film, Danimarkalı ressam Lili Elbe'nin (asıl adı Einar Wegener) sıradışı yaşamını beyazperdeye; insanı derinlikli bir şekilde sorgulatan bir cinstentaşımayı başarmıştır. Einar Wegener (Eddie Redmayne) Danimarka'da ünlü bir ressam olup; Gerda Gottlieb ile bir erkek olarak evlenmiştir. Fakat küçük yaşlarından itibaren kendisini kadın gibi hissetmektedir. Bununlabirlikte filmde birbirinin her daim destekleyen, birbirine güvenen ve en önemlisi de birbirini arzulayan eğlencelibir çift olarak karşımızdadırlar. Einar Wegener sıradan bir gün kendisi gibi ressam olan eşi Gerda'ya (Alicia Vikander) kadın model olarak poz verdikten sonra ikinci ruhu Lili yavaş yavaş dışarı çıkmaya başlamıştır. Belkide artık Lili'nin uyanışın zamanı gelmiştir.

1920'li yılların başında geçen filmin başarısı aslında Einar Wegener'in etkili biyografisinin yanı sıra; Alicia Vikander ve Eddie Redmayne'nin müthiş oyuncuklarıyla da ortaya koymuştur. Üstelik eşcinselliğin günümüzdeki gibi rahat yaşanmadığı o yıllarda; Einar'ın eşi Gerda'nın gözü önünde gün be gün kadın ruhu Lili'ye dönüşmesinin romantik bir dokuyla işlenmesiyle birlikte seyirciye ilmek ilmek geçen duyguyoğunluğuysa; yönetmenin temayı işlerken olumsuz detaylardan arınmasının etkili sonuçlarından olmuştur.

 Einar Lili ruhunun ortaya çıkmasından itibaren; bu durumuyla baş edemeyip ruhunu tamamen Lili'ye kavuşturmak yolunda büyük bir mücadele göstermektedir. Bu uğurda doktorların delilikle suçlamaları, sokakta yürürken iki erkeğin saldırısına uğraması ve daha da kötüsü eşi Gerda'nın Lili salt ortaya çıktığı zaman kendisine istemsizce göstermiş olduğu tepkiler bunlardan sadece bir kaçıdır. Aslında Lili'nin ortayaçıkışında; Einar Wegener'in kendisi gibi ressam olan eşi Gerda Wegener'in payı da son derece büyüktür. Gerda bir gün resim provasına gelemeyecek bir müşterisi için kocasından onun kılığına bürünmesiniistemiştir. Eşinin teklifini kabul eden Einar bir kadın kadar hassas olduğundan; üzerindeki kıyafetlerininde etkisiyle yoğunlaşan duygularına kapılmaya başlar. İşte bu andan sonra  Lili yavaş yavaş ortaya çıkmayabaşlar. Lili'ye dönüşüm süreciyse; filmde transeksüel bir bireyin kendini anlama ve bu yolda kendini bulmamücadelesi olarak oldukça detaylı bir biçimde işlenmiştir ki; filmi izlerken kurduğumuz empatiyi perçinleyen aslında bu yoğun anlatım biçimidir. Kadın kıyafetlerine ve makyaja olan ilginin yanı sıra davranışsal anlamda da kadın taklidi ve gözleminin yapılıyor olması, yine bir kadın bedenine duyulan ilginin de sinematografik anlamda güçlü bir atmosferde sunuluyor olması da Lili'nin artık ortaya çıkması gerekliliğini izleyiciye geçirmeyi başarmıştır. Einar Wegener ise kendi yolculuğunda oldukça iradeli ve cesur bir yaklaşım sergilemiştir ki; bu bağlamda Eddie Redmayne'nin oyunculuğu olağanüstüdür. Gerda'nın bu süreçte eşinin istediği yaşamı sürmesini destekleyip; onun her geçen gün kendi eşi kimliğinden uzaklaştığını gördükçe de tepkisini aşırıya kaçmayan bir duygusallıkta veriyor olmasıyla; yönetmen adeta seyirciyi olağan bir kanıksamayla durumun içine dahil edilmeyi amaçlanmıştır.

 

Şengül Demir Altındağ

Bloga dön