Yaşayan İnsan Kütüphaneleri : Konuşmanız Gereken Yeni Nesil Kütüphaneler

Yaşayan İnsan Kütüphaneleri : Konuşmanız Gereken Yeni Nesil Kütüphaneler

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde kütüphanenin anlamını arattığınızda kitaplık olarak karşınıza çıkıyor. Çoğunlukla kafamızda canlanan görüntü ise uzun uzun raflar, masalar ,ödünç alınabilen kitaplar ve alabildiğine bir sessizlik. Peki insanların ödünç alınabildiği o kadar da sessiz olmayan ‘İnsan Kütüphaneleri' de mevcut desem? Kulağa ilginç geliyor değil mi? Sizin de ilginizi çektiyse gelin insan kütüphaneleri nedir, neden kurulmuşlar, ne iş yaparlar hep birlikte inceleyelim:

Fotoğraf: Sessiz Kütüphaneler | Will van Wingerden (unsplash.com)

Kitaplar Okunuyor, Peki İnsanlar?

Bundan 21 yıl önce Danimarka’da ‘Unjudge someone’ mottosuyla kurulan insan kütüphaneleri günlük hayatınızda kolaylıkla karşılaşamayacağınız insan profilleriyle tanışabilme, hayatlarına kısa süreliğine tanıklık edebilme şansını size sunan kâr amacı gütmeyen bir organizasyon. Ana amacı toplumun daha az ayrıcalıklı kısmıyla aradaki görünmez duvarları yıkabilmek, duvarın iki tarafındakiler arasında bir bağ kurabilmek. Maddi motivasyonu olmayan yaşayan kitaplarınsa bu işe bu kadar vakitlerini bu işe harcamaları anlaşılma ihtiyaçlarının nedenli yoğun olduğunun kanıtı gibi adeta. Güvenli, tanımlanan kurallarla karşınızdaki anlamaya yönelik bir konuşma ortamı sağlanıyor. Irkçı, sosyal izolasyona sebebiyet verecek soru, ima ve söylemlere izin verilmeyen insan kütüphaneleri şu an için 6 kıtada 85 ülkede faaliyet gösterirken hızla yeni şehirler ve ülkelerle büyümeye devam ediyor.

Fotoğraf: İnsan| Andrey Zvyagintsev (unsplash.com)

Hangi İnsan Kitaplara Ulaşabilirim?

ADHD (Hiperaktivite bozukluğu), alkolik, otistik, bipolar , HIV +,evsiz, mülteci, Müslüman, din değiştiren yaşayan kütüphanelerde ulaşabileceğiniz  kitaplardan birkaçı .Benim en ilgimi çeken insan kitaplardan biri de sonradan müslüman olan bir hristiyandı. Bu kitabın kendini anlatma, aktarma ihtiyacını oldukça ilginç bulmuştum. Zira kendisi de şöyle diyor: Müslüman olmadan önce kimse bana dinimi sormuyordu. Müslüman olduktan sonra herkes neden Müslüman olduğumu sorguluyor.’

Oldukça şaşırtıcı bulduğum yaşayan kitaplardan diğeri de erken yaşta anne olan bir kadındı. Kitap olma motivasyonunu ise şöyle tanımlamış: ‘Erken yaşta anne olursanız en yaygın inanç yeterince zeki olmadığınızdır. Gerçekte ise anne olmak gerçekten kapsamlı ve zor bir iş. Bunu genç yaşta yapabiliyor olmak yeterli olduğunuzu gösterir.’ İnsanlara sorularımızla, bakışlarımızla böyle bir konuda bile kötü hissettirebiliyor olmak şaşırtıcı olduğu kadar bir o kadar da üzücü.

Fotoğraf: Anne | Jon Flobrant (unsplash.com)

Onaylamadığım Bir İnsan Profilini Neden Tanımak İsteyeyim?

Psikiyatrist Eric Berne’nin kurucusu olduğu transaksiyonel analiz kuramı kişilik, ilişkiler, iletişim, gelişim, psikoterapi gibi geniş bir eksende insan davranışlarını inceleyen bir yaklaşım. İnsan duygu, davranışlarını anlayabilmek için sistematik modeller oluşturan bu yaklaşım mühendis tarafıma çok iyi geldiği için kitabı okuduktan sonra eğitimine de katılmıştım. Transaksiyonel analizin sayın Berne tarafından belirlenen üç ilkesinden biri ‘İnsanlar Ok’dir.’ İnsanların olduğu haliyle okey olduğunu kabul edebilmek her birimiz için çok kolay değil. Zira eğitim esnasında da bunu kabullenemeyip ‘Nasıl yani seri katiller de mi okey?’ diye sormuştum. Hocam kim bilir kaç kez aynı soruyu duydu bilinmez ama bana şöyle bir cevap vermişti: ‘Tuğçe Hanım öncelikle bu insanları o duruma getiren hayat yolculuklarını bilemezsiniz. İkincisi bu insanların varlığını kabul etmeniz onayladığınız anlamına gelmez. Böyle insanlar vardır ve bu halleriyle okeylerdir. Önemli olan bu kabulden sonra sizin ne yapmaya karar verdiğinizdir.’ dedi.

Bu düşünce başta rahatsız etse de o hayat yolculuğunu hep merak ettim. İşte, okulda karşılaşamayacağımız belki karşılaşsak da kafamızdaki önyargılar sebebiyle konuşmayı düşünmeyeceğimiz insanlarla belirli kurallarla bir araya gelebilmek fikrini heyecan verici buldum.

İçinizden ‘Yok canım ne önyargısı boşuna mı okuyoruz o kadar?’ diyorsanız sizi ağzınızdan çıkan bazı kalıp cümlelerin gerçekten size mi ait olduğunu bir süre gözlemlemeye davet ediyorum. Bu kalıp cümleler sizin cümleleriniz mi yoksa bunlar zamanında birilerinden (çoğunlukla ebeveynleriniz, yakın çevreniz) duyup hayatınıza entegre ettiğiniz referans çerçeveleriniz mi?

Peki Bu Etkinliğe Ben Nasıl Dahil Olurum?

Yaşayan kütüphaneler nedir ne değildir anladık dahil olmak için ne yapalım diyorsanız güzel haber bu etkinlik Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Psikoloji Programı iş birliği ile ülkemizde de ‘Kitabı kapağına göre yargılama ‘mottosuyla gerçekleştiriliyor. Yurtdışında yaşıyorsanız şehrinizde böyle yaşayan bir kütüphane olup olmadığını  ‘https://humanlibrary.org’ dan sorgulayabilirsiniz.

 

Yazar Profili

Tuğçe Güçlü

Ankara

Mühendis,Psikoloji Öğrencisi

Çoğunlukla okur,yazar,öğrenir ve seyahat eder.

Bloga dön